KAN BAĞIŞLARIM NERELERDE KULLANILIYOR ?

Kan nakli (transfüzyon), tedavide çok önemli yeri olan ve aranan kan elde edilemediği taktirde başka alternatifi olmayan bir tedavi aracıdır. Hemen hemen bütün ameliyatlarda transfüzyona ihtiyaç olabilir. Bazı ameliyatlarda ise kan, kan bileşenleri (komponentleri) ve kan ürünlerine aynı anda ihtiyaç olabilir. Örneğin bir kalp ameliyatı olan koroner by-pass ameliyatında; 4-6 ünite eritrosit süspansiyonu, 5-6 ünite plazma, 2-4 ünite trombosit süspansiyonu aynı ameliyat sürecinde hastaya gerekli olabilmektedir. Görüldüğü gibi böyle bir durumda sadece 1 hasta için ortalama 10 kişinin kan bağışı yapması gerekmektedir.
Kan nakli sadece ameliyatlarda değil pek çok hastalıkta gerekli olmaktadır. Çeşitli yaralanmalara bağlı kan kayıpları (trafik kazaları başta olmak üzere çeşitli yaralanmalar), iç organların çeşitli hastalıklara bağlı kanamaları (mide kanaması gibi), çoğu kanser tipleri, organ nakilleri, ortopedi ve omurga ameliyatları, doğumlarda görülen kanamalar, kan uyuşmazlığına bağlı bebeğin kanının değiştirilmesi için acil olarak çok miktarda kan nakli gerekebilir. Bir de hastalıklarının seyri gereğince hayatı boyunca kan nakline ihtiyacı olan hastalar vardır; talasemi hastaları, hemofili hastaları, diyaliz hastaları, bazı kanser hastaları bu gruba girerler.

TALASEMİ
Kalıtsal bir kan hastalığıdır. Hemoglobin yapımında bir bozukluk söz konusudur. Bu durum kansızlığa yol açar. Talasemi Akdenize kıyısı olan ülkelerde daha sık görülür. Talasemi hastalığında hemoglobin yapımını kontrol eden genlerde bozukluk vardır. Hemoglobinin b zincirinin yapımından sorumlu 2 gen vardır. Eğer genlerden birinde kusur varsa bu kişi sağlıklı Beta-traitdir (Beta-talasemi minör), bu kişinin genetik yapısı heterozigottur; yani bu kişiler hastalığın taşıyıcısıdırlar, sağlıklı olurlar ancak kusurlu gen yapısını çocuklarına aktarırlar. Eğer söz konusu genlerin ikisinde de kusur varsa kişi genetik olarak homozigottur, bu kişiler hastadırlar ve bu durum Beta-talasemi major olarak adlandırılır. Hastalığın sonraki nesile geçişi cinsiyete bağlı değildir, Mendel genetik kurallarına göre olur.
Talasemi; çocuklarda gelişme geriliği, diyabet, kalp yetmezliği, hepatit gibi bir çok organ ve sistemi etkileyen hastalıkların eşlik ettiği kronik (süreğen) bir tablodur. Kemik iliği nakli ile tedavisi mümkün olan bir hastalıktır, kemik iliği nakli mümkün olmayan hastalar için ne yazık ki kesin tedavisi olmayan bir hastalıktır.
Uygulanan tedavi hastanın yaşam süresini ve yaşam kalitesini arttırmaya yöneliktir. Talasemili hastalar yaşamları boyunca belirli aralıklarla kan nakli almak durumundadır, kan naklinde en çok eritrosit süspansiyonu kullanılır.
Ayrıca tedavi sürecinde dalağın ameliyatla alınması ve desferoksamin denilen ilacın kullanımı söz konusu olabilir. Talasemi hakkında bilgi alabileceğiniz bazı linkler aşağıda verilmiştir:
http://www.talasemi.net/
http://www.thalassemi.com/

ANEMİ
Kansızlık olarak bilinen çok çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklar grubunun genel adıdır. Temel olarak sorun alyuvarlarda ve/veya hemoglobindedir. Alyuvarların yapım eksikliği, alyuvar hücrelerinin zamanından önce hızlı bir şekilde ölmesi, çeşitli kanamalara bağlı kan kayıpları kansızlığa neden olur. Hemoglobin yapımındaki bozukluk, hemoglobin yapısına giren maddelerin eksikliği, genetik nedenlerle hemoglobinin yapılamaması yada kusurlu yapılması, alınan gıdalarda hemoglobin yapımı için gerekli maddelerin olmaması, hemoglobinin görevini yapmasını engelleyen zehirlenmeler gibi pek çok neden anemiye yol açar.
Alyuvarların ana görevi akciğerlerden alınan oksijeni atardamarlar yoluyla dokulara taşımak ve dokularda biriken karbondioksiti toplar damarlar yoluyla akciğerlere götürerek vücuttan atılmasını sağlamaktır. Oksijen, yaşamsal fonksiyonların sürdürülmesi için çok önemlidir. Kansızlık durumunda dokuların oksijenlenmesi bozulacağı için buna bağlı birçok rahatsızlık ve belirti görülür:
• çabuk yorulma
• halsizlik
• çarpıntı
• baş ağrısı, baş dönmesi, göz kararması, kulaklarda çınlama
• iştahsızlık
• tırnakların kolayca kırılması, saç dökülmesi
• sarılık (alyuvar yıkımına bağlı anemilerin belirtisi olabilir örneğin kan uyuşmazlığındaki sarılık bu tiptir )
En sık rastlanan kansızlık tipi demir eksikliği anemisidir. Demir elementi alyuvarlarda yer alan ve oksijen taşımakla görevli hemoglobin proteininin yapısında bulunur ve oksijen taşınmasında çok önemli görevi vardır. Demir gıdalarla alınamaz veya vücuttan kaybı çok olursa (Aşırı adetkanamaları, hemoroid gibi sürekli ve dikkat çekmeyecek kadar az olan kan kaybına yol açan gizli kanamalar vb) anemi ortaya çıkar. Bu tip anemiler kadınlarda daha sık görülür. Demir eksikliği anemisinin tedavisi kolaydır. Ağızdan alınan ve demir içeren ilaçlar kullanılır. Ancak tedavisi uzun sürer.
Diğer anemiler sebeplerine yönelik olarak tedavi edilirler ve hastalığın gidişi aneminin tipine göre değişir.
Ağır anemilerde bazen tek tedavi kan nakli yapılmasıdır. Özellikle bazı anemi tiplerinde (talasemi hastaları, böbrek yetmezliği olan hastalar vb) hasta hayatı boyunca belirli aralıklarla düzenli olarak kan nakli almak zorundadır.
http://www.duzen.com.tr/2001/files/anemi.htm

HEMOFİLİ
Kalıtsal bir kanama hastalığıdır. Hemofili, önemsiz bir darbenin yarattığı sıyrıktan vücut dışına yada içine kanamaya (eklem içi, kas içi, göz içi vb kanamalar) yol açabilen bir hastalıktır. Kalıtsal geçişte X cinsiyet kromozomundaki bir gen sorumludur. Kadınlar (XX) taşıyıcı, erkekler (XY) ise hasta olurlar. Hasta bir baba ile taşıyıcı bir annenin hasta kızları doğabilir ama bu yaşamla bağdaşmayan çok ağır bir tablodur. Hasta çoğunlukla doğumu takip eden sürede belirti vermez. Ancak her zaman risk altındadır. En hafif darbede bile büyük morluklar oluşur. Diş çekimi gibi küçük girişimlerden sonra durdurulamayan ölümcül kanamalar görülebilir. İç organ, eklem içi kanamalar sıklıkla görülür.
Hastalığın sebebi kanın pıhtılaşma mekanizmalarında rol alan pıhtılaşma faktörü denilen plazma proteinlerinin eksikliğidir. İki tip hemofili vardır:
Hemofili A: Faktör 8 (antihemofilik faktör veya antihemofili A faktörü) denilen pıhtılaşma proteini eksiktir.
Hemofili B: Faktör 9 eksiktir, hemofili B daha nadir görülür. Hastalığın tedavisi kanama durumunda eksik olan plazma proteinlerinin hastaya verilmesidir. Tedavi hastaya plazma veya plazmadan saflaştırılmış faktör 8 veya faktör 9 ‘un verilmesiyle sağlanır. Plazma pıhtılaşma proteinleri plazma fraksinasyon tesislerinde üretilebilmektedir.
Hemofili hakkında daha detaylı bilgi için aşağıdaki linkleri tıklayınız:
http://www.turkhemoder.org/
http://www.eczacibasibaxter.com.tr/inside/urunler/kanhastalik.htm
http://med.ege.edu.tr/~hemofili

LÖSEMİ
Tam olarak bilinmeyen bir nedenle akyuvarların ani ve denetlenemez biçimde üremesiyle ortaya çıkan ve genel olarak kan kanseri diye bilinen bir grup hastalığın genel adıdır.
Bütün kanserlerde olduğu gibi lösemide de kesin neden henüz saptanabilmiş değildir. Lösemileri kolaylaştıran bazı faktörler vardır:
• Irk: bazı ırklarda daha sıktır.
• yaş: 3-5 yaşta ve 70-75 yaşta görülme sıklığı artar.
• erkeklerde daha sık görülür
• radyasyona maruz kalma. Özellikle Japonya'da atom bombasından sonraki yıllarda lösemi sayısının çok arttığı gözlenmiştir.
Hastalığın belirtileri:
• kanama eğiliminde artış
• ciltte morumsu küçük lekeler
• ateş • kansızlık belirtileri
• kanserli hücrelerin çeşitli dokuları istila etmelerine bağlı belirtiler (kemik erimesi, felç, menenjit, lenf bezlerinde büyüme vb) Hastalığın kesin tanısı kan testleri ve kemik iliğinden parça alınıp incelenmesi ile konulur. Erken tanı ile özellikle çocuklarda tedaviden yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır.
Tedavide kanser ilaçlarının (kemoterapötikler) yanısıra kemik iliği nakli yer almaktadır. Hastalara çoğunlukla kan ve kan komponentleri kullanılması gerekir. Özellikle trombosit süspansiyonlarının tedavi sürecinde çok önemli bir yeri vardır. Türkiye Kızılay Derneği bu konuda çok önemli çalışmaları olan Lösev vakfı hastanesine her ay belirli sayıda ücretsiz kan ve kan ürünü vermektedir.
Lösemi hakkında daha detaylı bilgi için aşağıdaki linki tıklayınız: http://www.losev.org.tr/turkce/index.html

Yorumlar